Tuhaf Bir Gün, renkli ve hareketli çizimleriyle çok eğlenceli bir öykü! Kağıt Bebekler, Acıkmadım Ki!, Kimin Yuvası öykülerinden hatırlayabileceğimiz yazar ve çizer Rebecca Cobb, Waterstones Resimli Kitap Ödüllü bir başka hikayesiyle yine karşımızda. 2015 yılında İş Bankası’ndan Tuhaf Bir Gün adıyla yayınlanan hikayeyi, Zarafet Teyze Macerası logolu öykü serisinin ilk kitabı olarak nitelendirebiliriz. Çünkü serinin ikinci kitabı Harika Bir Gün adıyla 2021 yazında yayınlanır.
Serinin her iki kitabında da adlarını hiçbir zaman bilmediğimiz iki kardeşin Zarafet Teyze ile yaşadıkları birbirinden eğlenceli maceralara şahit oluyoruz. Bu maceralarda ne uzak diyarlardan ne de ejderhalardan söz edilir. Maceraların hepsi ya evde ya da parklarda geçecek kadar sıradandır ve aynı zamanda olabilecek en olağan eylemleri içerir: ağaca tırmanmak, çamurla oynamak, tatlı ve dondurma yemek, atlı karıncaya binmek, oyun oynamak... Tüm bu sıradanlıkta çocuklar ve Zarafet Teyze birlikte güler, birlikte oynar, birlikte eğlenirler. Okuyucu da bu esnada hikayeye yayılan tuhaf bir neşeye ve sınırsız eğlenceye tanık olur. Sıradanlığı normal görmekte zorlandığımız zamanlardan geçerken çocuklar Zarafet Teyze ile – tuhaf bir şekilde – belki de en eğlenceli günlerini geçirirler.
Zarafet Teyze’nin kendisi oldukça tuhaf ve tuhaf olduğu kadar da masalsı sayılabilir. Tuhaflığı detaylarda saklıdır demek de abartılı olmaz herhalde. Vücudunun her tarafını örten uzun elbisesi ve kafasındaki geniş kenarlı şapkasıyla olağan bir görünüme sahipken şapkasının üzerindeki yeşilliklerin arasında bir kuş yuvası ve birkaç kuş görmek mümkün. Elinde taşıdığı, üzeri yapıştırmalarla dolu koca bavulu da oldukça merak uyandırır. Belki de en tuhaf olanı elbisesinin etek uçlarından beliren koca yeşil ayaklar ve dışarıya kıvrılmış upuzun yeşil kuyruğudur. Çocuklar çoğunlukla onu timsaha, hatta bir dinozora bile benzetseler de, o aslında – çocukların şaşkın bakışlarını hak edecek – bir kertenkeledir!
Sıradanlık ile tuhaflık arasındaki salınımı hikayenin başka yerlerinde de fark edebiliyoruz. Örneğin, çocukların ebeveynlerini sadece öykünün başında ve sonunda görüyoruz. Hikayede ebeveynler oldukça güler yüzlü ve sempatik resmediliyor. Öte yandan ebeveynlerin simgelediği yetişkin bakış açısına dair ilk izlenimlerimizi Zarafet Teyze’ye verilen liste üzerinden ediniyoruz. Listede yok yoktur! Zarafet Teyze’nin çocuklarla birlikte geçireceği gün için dikkat etmesi gereken nice kural ve yasak tek tek yazılıdır:
“Şekerleme almak için sizi kandırmalarına izin vermeyin.”
“Evi kirletmesinler ve temizlik yaparken size yardım etsinler.”
“Çocukların biraz sakin kalmaları ve öğlen uykusu uyumaları gerekiyor, çok heyecanlı ve hareketli şeyler yapmayın lütfen.”
“Oyuncaklarını toplasınlar. Kıyafetlerini kirletmesinler.”
“Yatmadan önce bir öykü dinleme izinleri var.”
Liste o kadar detaylı ve korumacı bir şekilde hazırlanmıştır ki ebeveynlerin – evde olmadıkları vakitte bile – bir yapılacaklar listesi ile yer değiştirdiği izlenime kapılmak içten bile değil. Listede kullanılan dilin iletişimden, ilişkiden, güven ve genel olarak duygulardan oldukça uzak olduğunu ve çocukluğa dair genel geçer bir çok yargıyı içerdiğini de söyleyebiliriz.
“Annem yapılacak şeylerin listesini verdi.
Zarafet Teyze, ‘Teşekkür ederim’, dedi. ‘Bu liste çok faydalı olacaktır.’”
Peki bu kurallar silsilesinin ne kadarına uyacaklardı? İşte hikayedeki büyük eğlence tam da bu noktada – Zarafet Teyze’nin listeyi faydalı bir şekilde kullanmasıyla – başlar! Kitap, heyecanını ve güzelliğini söylenenlerden daha çok söylemediklerine ve çizgilerle anlattıklarına borçlu demek yanlış olmaz sanırım. Dahası, okuyucu hikayenin tadına belki de en çok yazılı metinle görsel metnin (çizimlerin) birlikte okunması ile ulaşabiliyor. Salt yazılı metni duyduğumuzda hikayeye çizimlerle sızdırılan nükteli anlatımdan yoksun kalıyoruz. Hikayede iki ayrı metin (çocuğa dair iki ayrı bakış açısı) paralel bir şekilde akar adeta ve hikayenin akışını ve anlamını birlikte derinleştirirler. Metin, yetişkin sesiyle kurallar ve yasaklar silsilesini duymamızı sağlarken çizimler ise sessiz sedasız yazılı metni bozar, yıkar – bir çeşit yapı bozuma uğratır. Bu yıkım yaratıcıdır çünkü çizimlerde okuyucu canlı ve yaşam dolu başka bir metinle karşılaşır ki o görsel metinde çocuklar Zarafet Teyze ile doyasıya eğlenip yaşamla dolarlar. Renkli, eğlenceli, neşeli çizimler çocuklarla yaşanabilecek başka olasılıkların mümkün olduğunu ve yaşama dair başka ihtimallerin yaratılabileceğini müjdeler!
Belki de tam bu sebepten kitabı birlikte okuduğum çocukların hemen hemen hepsi Zarafet Teyze’nin varlığı ile neşeleniyor ve onunla en azından bir gün geçirmek istediklerini söylüyorlar. Onu çocukların gözünde bu kadar vazgeçilmez yapan belki de onun yetişkin dünyasındaki mesafeli duruşu ve çocukluğu neşe içinde kapsayabilmesidir.
“Parka giderseniz, lütfen çocuklara dikkatli olmalarını söyleyin.”
Hikayede Zarafet Teyze ve çocukların listede yapılmaması tembihlenen istisnasız her şeyi anbean yaptıklarını görüyoruz. Öte yandan çocukların yetişkin dünyasının kurallarına açık bir şekilde karşı çıktıklarını veya bir başkaldırı içinde oldukları gözleminde de bulunmak zor. Şayet böyle olsaydı sanıyorum hem çizimlerde çocukların ifadeleri daha farklı olurdu hem de okuyucu hikayenin ileriki sayfalarına yayılan ya da sızan bir suçluluk duygusu hissediyor olurdu. Halbuki sayfalar arasında ilerledikçe çocukların üzerindeki yüklerin azaldığını, çocukların ve hikayenin iyiden iyiye hafiflediğini hissetmek de mümkün olur.
Kuru, cansız, yaşamdan ve çocukluktan kopuk bir listenin sonuna geldiğimizde kitabın da sonuna neredeyse gelmiş oluyoruz. Yazıyı bitirmeden liste temasına tekrar geri dönecek olursak başka yorumlar da yapmak mümkün olabilir belki: Liste yetişkin dünyasına ait oluşu ve gerçekliği simgelemesi ile oldukça semboliktir. Günlük hayatta yaptığımız listeler genellikle yetişkin işlerini ve sorumluluklarını hatırlamak, düzenlemek ve günün sonunda bitirebilmek üzere vardır. Bu haliyle aslında listeler bir miktar da hayal dünyasının karşısında konumlanır. Duygulara ve arzulara çok da yer bırakmayan bir niteliği olduğunu da ekleyebiliriz. Zarafet teyze tam da bu noktada adı gibi zarif ve oldukça katılımcı bir şekilde gerçek yaşamın kural koyucu, sınır çizen ve zaman zaman çocuklarda öfke uyandıran kurallarını çok yumuşak bir şekilde bertaraf eden bir kahraman olarak çıkar karşımıza.
Çocuklar, Zarafet Teyze ile yetişkin dünyasını, anne-babalarını ve kuralları bir günlüğüne de olsa ihlal ederler. Çocuk ve yetişkin okuyucuya yıkılmaz-kırılmaz-bozulmaz gözüken kuralların ve nesnel *katı* gerçekliğin delinebileceğini ve karşılığında kötü bir şey olmadığını gösterir. Çocuk gözüyle ise başka bir kavrayıştan da bahsetmek mümkün olabilir: Eylemleri karşısında ne kimse delicesine öfkelenir ne de herhangi bir yetişkin "yıkılır". Bu bence gerçekliği olduğu gibi kucaklayabilmenin ve ona bir irade göstererek uyumlanabilmenin önündeki önemli bir farkındalıktır. Zarafet teyze ile geçirdikleri günü çocuklar şüphesiz her gün tekrarlayamazlar. Fakat çocuklar ve belki de istisnasız herkes için arada spontane olabilme ayrıcalığının ve özgürlüğünün önemi de vurgulanmış olur.
Ayrıca hikaye kısıtlamaların ve kısıtlanmaların sık yaşandığı gerçek hayatla arzuların ve hayal gücünün öznesi olan fantazi dünyasının kesişimindeki gerilimde çocukları süper kahramana çevirmek yerine dışarıdan gelen süper güçleri olmayan ancak sakin, kapsayan, ne yaptığını bilen, katılımcı ve çocuklarla geçirdiği her andan zevk alan eğlenceli bir yetişkini göstermesiyle de oldukça huzur vericidir. Bu yine belki de çocukların kurallarla ve sınırlarla soğuk bir şekilde yalnız başına bırakılmadığı hissini de kuvvetle muhtemel güçlendiriyor. Sonuçta unutmamalıyız ki fantezi ve gerçeklik arasında gidip gelen ve süper güçleri olan – dolayısıyla kendini tüm güçlü hisseden – bir çocuk, hayal dünyasında süper güçleriyle süper şeyler yapabilir fakat gerçek dünyaya dönme vakti er geç geldiğinde yalnız başına bu alana döner. Yaşamı katı ve kuru kurallardan ibaret sanabileceği gibi gerçekliği de yine tek başına deneyimler. Tuhaf Bir Gün’de ise Zarafet Teyze günün sonunda çocukları kapsayan bir yetişkin olarak karşımıza çıkar. Böylelikle, hikayenin sonunda tekrar beliren ebeveynlerine kavuşmanın mutluğunu da doyasıya yaşar, çocuklar.
Özetle, Zarafet Teyze’nin, çocukların yetişkin sınırlarını ve kurallarını güvenli bir şekilde ihlal etmelerine izin verirken çocukların yaşamı farklı şekillerde tecrübe etmelerine, farklı duyularını geliştirmelerine (örneğin dokunma, hareket, yaşam ve denge duyuları gibi) alan açtığını görüyoruz. Çizimlerin bir çoğunda bir kertenkele olarak çocukları üzerinde taşıması ile de farklı durumları bir bütün olarak kapsayabilen ve taşıyabilen bir yetişkin olduğunu hatta çocuklara açtığı alanın belki de kendisi olduğunu dedirtecek kadar ileri de gidebiliriz. Onun gidişiyle belki bir süreliğine bu alan kapanır. Ta ki bir sonraki buluşmalarına kadar. Yani serinin ikinci kitabına kadar…
TUHAF BİR GÜN
Çevirmen: Sevgi Atlıhan
Orijinal Adı: Aunt Amelia
Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 32
Comments